Quantum Fiziği, Einstein evrenini bir adım ileri taşıyor. Biliyorsunuz Newton evreninde, evrenimiz sabit kütle çekim kuralları, doğrusal zaman kütle hesapları ile tanımlanırdı. Einstein görelilik yasaları ile gözlemcinin konumunun ve hızının gözlediğini kendi referans noktasıyla tanımladığını söyler. Kısacası her nokta kendi ölçü sistemine sahiptir. Değişmez görülen ışık hızıdır. Garip olan şu ki doğa olaylarının, sosyal olayların kurallarından bağımsız olduğunu düşünmemiz. Oysa toplumsal olaylar bir şekilde benzer yasalara tabiiler.
Bir gazlar kanunu aynen toplumların dinamiklerine uygulanabilir. Kaotik ölçümler aynen borsa gibi hastalıkların yayılması gibi fonksiyonlara dayandırılabilir. Uzakdoğu’da biyometrik ölçümlerin falların bu denli yaygın olmasının altındaki teori bu olabilir.
Quantum fiziği ise daha önce olduğu gibi gözleyen ile gözlemcinin nesnel bir karşılaşma içinde olduğunu idda etmiyor. Biliyor ki ikisi birbirini etkiliyor çok uzakta olsalar da.
Yani siz hiçbirşey yapmasanız da sadece varolduğunuz için evren değişiyor. Tüm dünya farklı oluyor. Her insanın, her nesnenin her olayın size özgü bir yüzü var siz orada değilken onlarda öyle değiller. Ama siz bunu asla göremezsiniz. Çünkü siz görünce değişir.
Öyleyse sen değiş ve evren değişsin.